26 Aralık 2012

Merlin'e Veda | Değerlendirme



In a land of myth, and a time of magic, the destiny of a great kingdom rests on the shoulders of a young boy. His name... Merlin.

Bazı yapımlar ilginçtir. Mesela hikayelerini bilirsiniz. Yine de izlersiniz. Ciddiyetin tam arasında komik anlar vardır. Gülersiniz ama gene de izlersiniz. Bazen aktörler acemidir. Ama onlara aşık olur izlersiniz. Ve bazen prodüksiyonun yeterince parası yoktur. Aldırmaz her hafta televizyonun karşısına geçersiniz.

Vedalar söz konusu olduğunda duygusallaştığımı şimdiye kadar öğrenmiş olmanız gerekir. Yukarıdaki tüm nedenlerden dolayı Merlin'i izleme listesine almamış tonlarca insan tanıyorum. İsterseniz ukalalık deyin ama bu onların kayıbı. Yine de yazımın kalanında spoiler tehlikesi olduğu konusunda sizleri uyarmadan devam edemem. 

Eğer Merlin'i izlemediyseniz, deminki sözlerimi ciddiye alın. Yazıyı okumayı da burada bırakın. Yok eğer sonuna kadar izledim diyenlerdenseniz, lütfen aşağıdaki yazımı genel bir değerlendirme gibi düşünmeyin. Bu resmi bir veda yazısıdır. Fazlası değil...




Dizinin künyesine yer vermek gerektiğini düşündüğümden ilk önce onlara bakalım istiyorum. Bu dizide birçok ismi önümüzdeki yıllarda ekranlarda görebileceğimize inancım tam. Bu biraz da oyuncuların çok gençken bu yapıma girmelerinden kaynaklanıyor. Onların rollerine alışmalarını, benimsemelerini ve oyunculuklarını ilerletmelerini izlemiş biri olarak harika bir iş çıkardıklarını düşünüyorum. 

Künye:
Tarih:  2008-2012



Çok bildiğimiz bir hikayeydi. Adil bir kralın vahşi babasından sonra tahta gelişi ve gelmiş geçmiş en büyük büyücünün ona yardım edişi. Ama sakın yanlış hatırlanmasın. Bu bir Arthur hikayesi değildi. Yo hayır! 

Büyü yeteneği ile ne yapacağını bilemeyen yalnız bir erkek çocuğunun hikayesiydi. Onun en beklemediği yerde dostluğu bulması ve kendinden daha önemli şeyler var olduğunu fark etmesiydi. Olur da bir gün gerçekten kendi olmasına izin verileceği umuduydu.

İzlediğimiz sarsak büyücümüzle tanışan en az onun kadar sarsak bir prensti. Kendini herkesten üstün gören, babasını tatmin edebilmek için sürekli çabalayan ama birşeylerin yanlış gittiğinin farkında olan adil bir genç adamdı. Onun herşeyi yoluna sokmaya çabalarken düşüp kalkması, zaman zaman umudunu kaybetmesiydi.

Ve evet birçoklarına göre basit, eksik ve gerçek dışıydı. Uşakla kral arasındaki dostluk, hizmetçiyle prens arasındaki aşk gibi... Ve adalet içini onurunu ortaya koyan şovalyeler gibi akılsızcaydı.

BBC'nin birçok yapımı gibi vahşetten uzak, çıplak sahneleri olmayan, olabildiğince gerçeklere sadık ve bir o kadar da komik ögeler içeren bu yapımın neden sevilmediğini anlamak güç değil. Karanlık masallara (bknz:OnceUponATime) alışkın bünyelerin kaldıramayacağı, iyilerin hep kazandığı bu hikayede çekici denebilecek bu unsurların hiçbiri yoktu. Ne vardı derseniz, dostluk umut adalet onur ve güven vardı.

Bizler son yıllarda çok zeki kahramanlar gördük. Müthiş savaşan askerler. Yapılı ve yakışıklı aktörlerle zarif ve sevimli aktrisler izledik. Tek bir büyü ile Balrog yenen büyücüleri sevdik. Ve iki gencin kendilerini keşfettiği bu dizide bunların hiçbiri yoktu. Arthur'la Merlin beş sezon içerisinde büyür ve karakterlerini oturturken onlardan ne olabileceğini (ya da en ufak hatada nereye gidebileceklerini) görmek mümkündü. Hatalar yaptılar, yenildiler, düştüler ve sonunda hep ayağa kalktılar.

Doğruyu buldukları için onları sevdik. Birbirlerine (tüm gerçeği bilmeseler de) güvendikleri için onları alkışladık. Ve en son anlarda gerçekle yüzleşerek birbirilerini affettikleri için rahatladık. Bu iki harika dostun tam olarak birbirlerine dürüst oldukları tek anın son saniyeleri olması ise canımızı acıttı. 




Öyle bir dizi izledik ki, en kötü karaktere bile sempati duyabildiğimiz anlar oldu. Nasıl olmasın? Himayesinde büyüdüğü adamın gerçek babası olduğunu öğrenen, kanında büyü olan bir genç kadının intikam istemesine kim şaşırabilir? Morgana'nın kinini anlayabildik. Her ne kadar farklı bir yol izleme şansı olsun istesek de, onun yoldan çıkmasının bizlerin suçu olduğunu fark ettik. 

Tek istediği sevilmek ve kabul edilmek olan her canlı gibi. Elinden geleni yaptığına, sevdiklerinin onu terk ettiğine, güvendiklerinin sırtını döndüğüne en az onun kadar üzüldük. Ya herşey farklı olsaydı dedik. Dedik ama olan biteni değiştiremedik. Tıpkı Merlin gibi. 

Bazı hatalar tekrar tekrar yapılır. İnsanın içinde cılız bir ses yapılanın "hata" olacağını fısıldar ama bizler çoğu zaman onu dinlemeyiz. Mordred'e hangimiz kızabiliriz? En iyi niyetlerle gelip Kral'ına hizmet ettiği için mi kızalım? Onun hayatını bir değil iki defa kurtardığı için mi? Sevgilisinin hayatı için af dilediği için mi? Tüm gerçeği bilemeden kızgınlığına yenik düştüğü için mi?

Ne demişti sevimli Ejderimiz son anlarda: "Kimse kaderini önceden bilemez. Ama bazen insanın kaderi çok önceden yazılmıştır." En kötüler dediğimiz bu iki karakterin birbirlerini sevmediklerini iddia edebilir miyiz? Asla. Ve bir zamanlar bizim iyilerimizi sevdiklerini inkar etmek de haksızlık olur. 

Çok büyük işler başarmak bu işleri hatasız başarmak anlamına gelseydi keşke. Ve keşke hatalarımız kaderimizi mühürlemeseydi. Bahsettiğim bu dörtlünün kaderlerinin birbirine bu derece geçmiş olması ciddi bir haksızlık gibi. Hele de birlikte kurabilecekleri dünyayı düşündükçe.



Beş sezon boyunca yol göstericilerimiz vardı. Bunlar yeri geldi birer baba figürüydü. Bazen sadece kızkardeşti. Bazense bir zamanlar tanımadığımız ama şimdi aile gibi gelen insanlardı. Kahramanlarımız her hareketlerinde onlardan öğütler aldılar. Ve bugün oldukları kişileri onlara borçlular. 

Sabırlı doktorumuz ve bir zamanların büyücüsü Gaiuss, tamahkar Kraliçemiz Gwen, yuvarlak masa şovalyelerimiz ve tabii binbir çeşit fantastik dünya kahramanı ile büyücü toplulukları.

Merlin'in annesinin yanından ayrılıp Camelot'a Gaiuss'ıun yanına gelişi dün gibi. Ne yaptığını veya ne olacağını bilmeyen bu genç adama kucak açan bu bilgenin her sorunun yanıtına sahip olması rahatlatıcıydı. Ama tabii Krallık kütüphanesinden kitap çalmaya çalışan Merlin'i unutmak bu noktada pek bir imkansız. 

Gwen ve Arthur arasındaki aşkın ilk tohumları atılırken herkesin Lancelot tehdidinden korktuğunu biliyorum. Bu üçlünün önümüzdeki hikayeye hiç uymayacağını bildiğimizden olsa gerek. Yazarların zeki planlarının masum aşkımızı bozmadan konuyu atlatmamıza izin vermesine gerçekten minnettarım. Üstelik Arthur hikayesinde daha evvel hiç denenmemiş birşeyi de yaparak bence ikinci bir alkışı rahatlıkla hak ettiler. Lancelot'un vedası da karaktere haksızlık edilmeden gerçekleştiğinde dizi boyunca izlediğimiz fedakarlıklara bir yenisini ekleyişimizi unutmak mümkün değil. 

Şovalyelerimizin ilk sezonlarda pek de önemli olmadıklarını hatırlıyorum. Taki biz isimlerini kanıksayana, gözümüz onları aramaya başlayana kadar. Onlar hikayenin sinsi kahramanlarıydı. Sahne ışıklarından uzak ama bir o kadar vazgeçilmez. Dizinin onlara da iyi davrandığını düşünüyorum. Sonunda yuvarlak masaya oturduklarında onlarında birer devlet adamı gibi düşünebildiklerini görmek güzeldi. Krallarıyla konuşurken ne kadar raht olduklarını görmek asıl efsanenin ekrana yansımış yüzlerinden sadece biriydi.



Peki Merlin televizyona hangi fantastik ögeleri taşıdı? Bilindik ejderha, hayalet, ölüler ordusu, adı hiç anılmasa da Excalibur bir yana... Büyücüler/cadılar ve İngiliz yapımları bir araya geldiklerinde bildiğimiz anlamda büyü dünyasından oldukça uzaklaşıyoruz. Uzaklaşıyoruz belki çok da doğru değil çünkü asıl yaptığımız bu dünyanın derinlerine hızla çekilmek. 

Merlin de bir istisna değildi. Onlarca farklı büyü ile karşılaştık. Druid'ler bunlardan biriydi. Ormanda yaşayan barışçıl insanlar.... Diğerlerine kısa bir bakış atalım;


  • Warlocks : Büyü gücü olan erkekler (bknz: Merlin)
  • Witches : Büyü gücü olan kadınlar (bknz: Morgana) 
  • Dragonlords : Ejder Lordları ejderhalarla konuşma ve iletişime geçme yetisine sahip (bknz: Merlin)
  • Seers : Geleceği görme yetisine sahip kişiler (bknz: Morgana)
  • Dorocha : Geceleri ortaya çıkan ölülerin sesleri
  • Cockatrice : Balor ormanında gezen büyük ve vahşi kertenkeleler
  • Dochraid : Eski dinin yaratıklarından olan Dochraid çok çirkin gözleri olmayan yaşlı bir kadın şeklindedir. Tamamen karanlıkta yaşar. Eski yöntemler konusunda derin bilgisi vardır.
  • Fomorroh : Bir insanı kontrol etmek için Yüksek Rahibeler tarafından kullanılan yılanımsı yaratık.
  • Goblins : Yeşil tenli, siyah dövmeleri olan altına aşırı düşkün insanımsı yaratık. 
  • Griffin : Bir aslanın vücuduna, bir kartalın başı ve kanatlarına sahip mitolojik yaratık.
  • Jonas  : Bu karakterin tam olarak ne olduğu bilinmese de, yeşil uzun bir kuyruğu vardır.
  • Lamia :  Yüksek Rahibe tarafından bir genç kızla bir yılanın kanı karıştırılarak yaratılan yaratık.
  • Manticore : Kara büyünün en korkulan en vahşi yaratıklarındandır.
  • Nathair : Asgorath Dağlarında yaşayan yılanımsı bir yaratıktır. Genelde zararsız olmasına rağmen ufak bir teşvikle kurbanına dayanılmaz acılar verir. 
  • Pixies : Periye benzer yaratıklar Sidhe'lerin hizmetkarıdır.
  • Phoenix : Morgana Arthur'a Phoenix Bileziği vermişti. Kurbanının hayat enerjisini emiyordu.
  • Questing Beast† : Bir leoparın vücudu ve bir kertenkelenin başına sahip korkutucu yaratık. 
  • Sidhes :  Ölümsüz olan yaratıklar dizide mavi ve kanatlı resmedildi. 
  • Trolls : Açgözlü ve çirkin yaratıklar 
  • Unicorns : Tek boynuzlu atlar.
  • Vilia : İyileştirme gücüne sahip su ruhları
  • The Cailleach : Ruhlar Dünyasının kapı bekçiliğini yapan Tanrıça
  • Wyverns : Ejderhalar uzak kuzeni olan uçan yaratıklar
  • Euchdag : Diamair olarak da bilinen en eski yaratık "herşeyi bilen" olarak tanımlanır.



Gerekli gereksiz herşeyden bahsettikten sonra kapanışı yapmam gerektiğini fark ediyorum. Finalin güzel veya çirkin olduğu konusunda birbirinden farklı görüşler olabileceğinden eminim. Şahsım adına hikayelerin akışı içerisindeki değişiklikler/kaydırmalar hoşuma gitse de finaller için aynısını söyleyemem. Bu nedenle Merlin'in finalini yerinde ve tatmin edici buluyorum. 

Buna karşılık dizinin 3'lü bir filmi çekileceği dedikoduları olduğunun her takipçi gibi farkındayım. Merlin'i 21. yüzyılda gösteren sahnenin buna bir açılış yapabileceğini söyleyebilirim. Oysa seneler boyunca en beklenmedik yerde bizleri güldürmeye başarmış yazar kadrosunun ufak bir esprisi de olabileceğinin farkındayım. Bu nedenle bu sahneden kocaman anlamlar çıkarmak için beklemek gerektiğini düşünüyorum. 

Kapanışı da sanırım Merlin'den bir alıntı ile yapmakta yarar var:

"It has been a privilage to know you young Warlock- the story we have been a part of will live long in the minds of men."

" Seni tanımak bir ayrıcalıktı genç Büyücü - parçası olduğumuz bu hikaye insanların zihninde uzun süre yaşayacak."
@BirDiziHaber
@AycaOzbay
aycaozbay@birdizihaber.com

5 yorum:

  1. 5 sezon süren bir diziyi bir çırpıda bitirmek bence yanlış ve eksik oldu. Hepimizin merakla beklediği barışçıl dünyayı göremeden Arthur'u öldürdüler. Ve Merlin'in büyücü olduğunu bildiği tek bölüm oldu. Arthur iyileşip Merlin'in kurmaya çalıştığı büyünün de olduğu bir dünyayı kurmasını en azından 1-2 bölüm daha anlatabilirlerdi.

    YanıtlaSil
  2. Pek güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık. :)

    YanıtlaSil
  3. dizinin sonu hayal kırıklığı olsa da yazı güzel olmuş. güzel derlenmiş. elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. sevgili bjk_knights, ingiliz yapımları için beş sezonun oldukça uzun olduğunu kabul etmek gerek. bu nedenle merlin'e verilen şans ingiliz sektörü için gerçekten sıradışıydı. bunda dizinin amerika'da da fazlasıyla popüler hale gelmiş olmasının etkisi büyük. bitişin ise, dizinin yıldızlarının farklı arayışlara girmek istemesinden kaynaklanabileceğini düşünüyorum. ingiliz yapımları oyuncularla amerikalılar kadar sert kontratlar yapmıyorlar.
    sevgili adsız (00:05) hikayenin toparlanması gerektiği konusunda bjk_knights'a katıldığını varsayıyorum. ancak dramatik sonların her zaman daha kuvvetli etki bıraktıklarını hatırlamak gerek. merlin'in neşeli bir sondansa bu finali yapmış olmasına kendi adıma seviniyorum. nihayetinde arthur hikayesi ile ne kadar oynanırsa oynansın asıl efsanede arthur'un ölümünün mordred'in elinden olması da bu finali daha anlamlı hale getiriyor.
    ve son olarak sevgili adsız (23:47) nazik yorumun için teşekkür ediyorum. :) umarım diziyi izlerken yaşadığımız keyfi okurken de alabilmişsindir.

    YanıtlaSil
  5. yazı güzel fakat merline bu final hiç yakışmadı tamam bu arthur'un hikayesi değil fakat merlinde başarılı olamadı ne büyü yapma özgürlüğüne kavuştu nede arthuru kurtarabildi morgana bu durumda daha başarılı arthuru öldürttü ve kendi gibi yaşayabildi sonunda ölmüş olsada yani herşey çok çelişti aceleye gelmiş bir son daha söylenebilecek çok şey var izleyiciye haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

    YanıtlaSil